23 Nisan 2011 Cumartesi

Film Kritiği : The Prestige



                                                                        Sefa Özsoy


The Prestige (Prestij)
??Dikkatli Bakıyor Musunuz??
''1. perdenin adı yemin: sihirbaz seyirciye sıradan bir nesne gösterir.
2. perdenin adı dönüşüm: sihirbaz bu sıradan nesneyi
olağanüstü bir hileye dönüştürür.
Ve en önemlisi 3. perde: Prestij: sihirbazın daha önce görülmemiş, şok edici,
dahiyane, inanılmaz bir sonla gösterisini bitirmesi.''
Eski meşhur ve yetenekli sihirbaz Michael Caine (Cutter) bu
 cümleleriyle başlatıyor filmi.
Christian Bale (Alfred Borden) ve Hugh Jackman (Rupert Angier) iki
 genç sihirbaz ve arkadaştır.
Birgün asistanlarının talihsiz ölümü sonucu yolları ayrılır
 ve ayrı ayrı çalışmaya başlarlar. İkiside yetenekli ve oldukça azimlidirler.
 Aynı meslekle uğraşıp ayrı çalışmalrarın tepkisi önce ufak sürtüşmelerle başlar.
 Fakat gitgide alevlenen içlerindeki hırs, daha iyi olma duygusu yüzünden
her fırsatta birbirlerine zarar vermeye başlarlar. Aynı zamanda hem yeni
 numaralar ve sihirlerleinsanları daha çok etkilemenin peşindedirler, hem de 
birbirlerinin numaralarının sırlarını keşfetmek için akıl almaz hilelere
 başvurmaktadırlar. Bu ikilinin mücadelesi oldukça tehlikeli boyutlara
ulaşmakta ve tüm amaçları haline gelmektedir.
Memento, Insomnia, Batman Begins filmleriyle yaratıcılığını,
yeteneğini, zekasını kanıtlayan ve kısa zamanda hatırı sayılır hayran
 kitesine sahip olan yönetmen Christopher Nolan yine mükemmel biriş çıkarıyor. 
Film boyunca seyirciye 'dikkatli bakıyor musunuz' sorusunu farkettirmeden
 yöneltiyor; izleyenleri 19. yy Londra'sına, hırsın, aşkın,
entrikaların ve bilimsel kargaşanın ortasında geçen  bir hikayenin ortasına 
bırakıyor ve gerçektende gerek görsellik, gerek oyunculuklar gerekse kurgu
bakımından ince ince işlenmiş bir şölene davet ediyor yönetmen.
İnsanın doğasında hırs ve bencilliğin hep bir yerlerde durduğunu 
ve kontrolden çıkınca bize neler yaptırabileceğini görüyoruz.
 Saplantı haline gelen 'rakibinden daha iyi olma, daha yeni ve ilgi 
çekici şeyler üretebilme' konusu yüzünden herşeye başvuruyor
 insan,aynı günümüzde olduğu gibi. Filme sihirle gerçek arasındaki ince 
çizgide güzel işlenmiş. Hangisi bizi kandıran göz yanılması,
hangisi gözümüzün önünde duran basit bir hile ve hangisi gerçek üçgenine
 bizi sokan ve çıkarmayan birfilm Prestij. Ayrıca filmde
 ünlü bilim adamı Thomas Edison ve onun kadar ünlü olmayan fakat
belkide daha çok ünü hakeden Nikola Tesla'yada değinilmiş. 
Film sonlara doğru hafiften gerçeklikten çıkıp bilimkurgu öğelerine
 yer versede,bunun dozu o kadar iyi ayarlanmış ki seyirciyi hiç rahatsız etmiyor.
Filmde ölen asistanın yerine gelen Scarlett Johansson (Olivia)' da
 güzelliğiyle ve oyunculuğuyla büyüleyerek filmin konusuna tam anlamıyla
 uyum sağlamış.
Sonuç olarak Prestij, İngiliz asıllı yönetmenin 
sürekli kendini tekrar eden Amerikan sinemasına
yaptığı oldukça etkileyici bir sihir olarak nitelendirilebilir.

-Cinerium.com-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

ShareThis